Isfahan Şahı Şahoğlu Şah Abbas’ın kırk âşığı vardır. Bunlar hep aynı yerde kalmaktan
bıktıkları için Şah’tan ferman alarak zengin bir ülke olan Gence’ye giderler. Gence’de Kara
Vezir’e misafir olan âşıklar, ondan atışma yapmak için rakip dilerler. Bunun üzerine Kara
Vezir, bütün âşıkları sarayına davet ederse de, kimse yarışmaya katılmayı kabul etmez. Bu durumdan rahatsız olan Kara Vezir güçlü bir âşık olan Âşık Ahmet’i yarışma için saraya
davet etmeyi düşünür. Bu sırada Âşık Ahmet de bir rüya görmüştür. Rüyasını hanımına anlattığında, karısı kendilerine padişah tarafından bir kapı açılacağını, ancak sunulan kısmete ulaşamayacaklarını ve sürgün edileceklerini anlatır.
Âşık Ahmet ile hanımı rüyanın yorumu üzerinde tartışırlarken kapıları çalınır ve Kara
Vezir’in, daveti bunlara bildirilir. Hanımıyla vedalaşan Âşık Ahmet Gence’ye doğru yola
çıkar. Gence’de çağrılma sebebini öğrenir ve çok geçmeden Şahoğlu Şah Abbas’ın kırk âşığı ile buluşur. Onların gücünü görünce kendisinin bu yarışmayı kazanamayacağını anlar ve altı yaşındaki çocukları Emrah’ı da yanlarına alarak Erciş’e zorunlu bir göç yapar. 350 nüfuslu Erciş’e gelen Âşık Ahmet ve ailesi önce köyün kenarına yerleşirler. Zengin birisi olan Miroğlu Ahmet Bey her hafta âşıkları evinde toplar ve fasıllar düzenler. Bu haberi işiten Âşık
Ahmet de günün birinde saz meclisine katılır ve kırk altın kazanır. Artık Âşık Ahmet rahatlamıştır, Erciş Beyi Miroğlu Ahmet Bey tarafından kendisine
bir ev verilir. Bütün bunların karşısında Âşık Ahmet de Bey’in işlerine yardım edecek, Cuma
günleri halkı sazı ve sözü ile eğlendirecektir. Bu arada Emrah on dört yaşına girmiştir. Cuma akşamları babasının nereye gittiğini annesinden öğrenen Emrah günün birinde kahveye gelir. Bu arada babası Miroğlu Ahmet Bey’e fasıl yapmaktadır. Âşık Ahmet oğlunun kahveye gelmesine kızarsa da, Bey’in emri üzerine Emrah’a da bir saz verilir ve baba oğulun birlikte
çalıp çığırması istenir. Saz çalmasını bilmeyen Emrah daha ilk dokunuşta sazın bütün tellerini kırar. Duruma üzülen baba da halkın arasında Emrah’ı döver. Bu dövülmeyi içine
sindiremeyen Emrah köyün dışındaki çeşmeye gider, elinin yüzünün kanını yıkar, abdest alır
iki rekât namaz kılar ve kendisine de âşıklı
Vezir’e misafir olan âşıklar, ondan atışma yapmak için rakip dilerler. Bunun üzerine Kara
Vezir, bütün âşıkları sarayına davet ederse de, kimse yarışmaya katılmayı kabul etmez. Bu durumdan rahatsız olan Kara Vezir güçlü bir âşık olan Âşık Ahmet’i yarışma için saraya
davet etmeyi düşünür. Bu sırada Âşık Ahmet de bir rüya görmüştür. Rüyasını hanımına anlattığında, karısı kendilerine padişah tarafından bir kapı açılacağını, ancak sunulan kısmete ulaşamayacaklarını ve sürgün edileceklerini anlatır.
Âşık Ahmet ile hanımı rüyanın yorumu üzerinde tartışırlarken kapıları çalınır ve Kara
Vezir’in, daveti bunlara bildirilir. Hanımıyla vedalaşan Âşık Ahmet Gence’ye doğru yola
çıkar. Gence’de çağrılma sebebini öğrenir ve çok geçmeden Şahoğlu Şah Abbas’ın kırk âşığı ile buluşur. Onların gücünü görünce kendisinin bu yarışmayı kazanamayacağını anlar ve altı yaşındaki çocukları Emrah’ı da yanlarına alarak Erciş’e zorunlu bir göç yapar. 350 nüfuslu Erciş’e gelen Âşık Ahmet ve ailesi önce köyün kenarına yerleşirler. Zengin birisi olan Miroğlu Ahmet Bey her hafta âşıkları evinde toplar ve fasıllar düzenler. Bu haberi işiten Âşık
Ahmet de günün birinde saz meclisine katılır ve kırk altın kazanır. Artık Âşık Ahmet rahatlamıştır, Erciş Beyi Miroğlu Ahmet Bey tarafından kendisine
bir ev verilir. Bütün bunların karşısında Âşık Ahmet de Bey’in işlerine yardım edecek, Cuma
günleri halkı sazı ve sözü ile eğlendirecektir. Bu arada Emrah on dört yaşına girmiştir. Cuma akşamları babasının nereye gittiğini annesinden öğrenen Emrah günün birinde kahveye gelir. Bu arada babası Miroğlu Ahmet Bey’e fasıl yapmaktadır. Âşık Ahmet oğlunun kahveye gelmesine kızarsa da, Bey’in emri üzerine Emrah’a da bir saz verilir ve baba oğulun birlikte
çalıp çığırması istenir. Saz çalmasını bilmeyen Emrah daha ilk dokunuşta sazın bütün tellerini kırar. Duruma üzülen baba da halkın arasında Emrah’ı döver. Bu dövülmeyi içine
sindiremeyen Emrah köyün dışındaki çeşmeye gider, elinin yüzünün kanını yıkar, abdest alır
iki rekât namaz kılar ve kendisine de âşıklı