Bazen Düşünerek, Bazen de Sezgiyle Hareket Edin
"Su aktığı yolun; insan, içinde doğduğu şartların iyi ve kötü
niteliklerini alır." Bu atasözü, insanın çevresinden ne kadar
etkilendiğini veciz bir şekilde ifade eder. Her milletin kendine özgü kusurları
vardır ve bu kusurlar, o milletin bireylerine de sirayet eder. Özellikle
zirvede, daha elverişli bir ortamda bulunanlar, yurtlarına daha fazla şey
borçludurlar.
En uygar milletlerin bile zayıf yanları bulunur. Bu zayıflıklar, diğer milletlerin alay konusu olabilir veya onları uyarmak için kullanılabilir. Ancak asıl önemli olan, insanın kendi milletinden aldığı kusurları fark edip düzeltebilmesidir. Bu, zekanın ve olgunluğun bir göstergesidir. Kendi to
plumunuzda özgün olmanın itibarını kazanmak ve beklenmedik bir saygınlık elde etmek için bu kusurlardan arınmak önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, insanların mevkileri,
görevleri veya yaşları da kendilerine özgü zayıflıklar getirebilir. Buna bir de
aileden gelen kusurlar eklendiğinde, ortaya tahammül edilemez bir tablo
çıkabilir. Bu nedenle, bireyin kendini tanıması ve zayıflıklarını gidermek için
çaba göstermesi büyük önem taşır.
Hayatta iki tür değer vardır: servet ve ün.
Servet geçicidir, ün ise kalıcı. Servet, hayat boyu sürebilirken, ün gelecek
nesiller için de yaşar. Servet gıpta uyandırırken, ün unutulmamayı sağlar. Para
arzu edilir ve bazen kolayca elde edilebilir, ancak ün hak edilmelidir.
Ün kazanma tutkusu, insanın en iyi yönlerinden
kaynaklanır. Tarih boyunca büyük insanlara ilham kaynağı olmuş, onları ya
dehşet verici kötülüklere ya da göz kamaştırıcı başarılara yöneltmiştir. Bu
nedenle, ün kazanma arzusu, dikkatle yönetilmesi gereken güçlü bir dürtüdür.
Dostluklar, bilgi ve tecrübe paylaşımı için
eşsiz bir fırsattır. Arkadaşlıklarınızı, birer öğrenme ortamına dönüştürerek,
sohbetlerinizde kültür alışverişi yapabilirsiniz. Böylece arkadaşlarınız
öğretmenleriniz olur, sohbetin keyfiyle eğitimin faydalarını bir arada
yaşarsınız.
Akıllı insanlar, bu tür bir etkileşimden büyük
keyif alırlar. Konuşarak bilgi paylaşırken, dinleyerek de yeni şeyler
öğrenirler. İnsanlar genellikle çıkarları için başkalarıyla ilgilenirler, ancak
bu tür bir dostluk, daha asil bir amaç taşır. Bilge insanlar, kibir yerine
görgünün sergilendiği bu ortamlarda bulunmaktan hoşlanırlar.
Bazı insanlar, sadece kişilikleri ve
davranışlarıyla değil, çevrelerindeki bilgili ve görgülü insanlarla kurdukları
ilişkilerle de itibar kazanırlar. Bu tür dostluklar, insana hem bilgelik hem de
saygınlık kazandırır.
Doğa ve sanat, mükemmelliğin iki farklı
kaynağıdır. Doğa, ham maddeyi sunar, sanat ise onu işleyerek mükemmelleştirir.
Sanatla desteklenmeyen güzellik, ham ve eksik kalır. Sanat, kusurları giderir
ve iyiyi daha da geliştirir.
Doğa, genellikle bize en uygun olanı sunmaz. Bu
nedenle, sanatın müdahalesine ihtiyaç duyarız. Doğadaki en mükemmel görünen
yaratım bile, işlenmemiş ve hamdır. Eğitim olmadan mükemmellik yarım kalır. Her
insanda, cilalanmamış bir yön bulunur ve mükemmelliğin her türü, biraz da olsa
sanatsal bir dokunuş gerektirir.
Hayat, insani kötülüklere karşı sürekli bir
mücadeledir. Sağduyu, bu mücadelede stratejik değişiklikler yaparak başarılı
olur. Sağduyu, tehditlerini asla gerçekleştirmez, sadece fark edilmeden kaçmayı
hedefler.
Sağduyu, taktiklerini gizleyerek, hedefini
şaşırtır ve umulmadık bir anda saldırır. Rakibinin dikkatini dağıtmak için
sahte bir amaç belirler, ardından beklenmedik bir hamleyle zafere ulaşır.
Ancak keskin bir zeka, durumu dikkatle
gözlemleyerek sağduyunun oyununu bozar. Rakibinin niyetini anlar, hilelerini
fark eder ve ilk dürtüsüne kapılmaz. Sağduyu, hilesinin anlaşıldığını fark
edince, farklı bir taktik dener ve gerçeği kullanarak kandırmaya çalışır.
Oyununu tersine çevirir, rakibini açık ve
dürüst davranarak aldatmaya çalışır. Ancak keskin zeka, bu yeni oyunu da çözer
ve ışıkla gizlenen karanlığı fark eder. Her eylemin anlamını çözer ve
sağduyunun oyununu bozar. Tıpkı Piton ejderinin, Apollon'un oklarına karşı
verdiği mücadele gibi, hayat da sürekli bir akıl oyunudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder