23 Ocak 2021 Cumartesi


Aşk Hikâyeleri

Kerem İle Aslı Hikâyesi

Âdil Şah, Isfahan şehrinin Şahı, Keşiş ise hazinedarıdır. Bu ikilinin en büyük
sıkıntıları çocuklarının olmamasıdır. Üzüntülerini atabilmek için kıyafet değiştirerek seyahate
çıkarlar. Yolda karşılaştıkları yaşlı bir zat bunların dertlerinin çocuksuzluk olduğunu bilir ve
eşleriyle birlikte yemeleri için bir elma verir. Şah, yaşlı adama para vermek isterse de başarılı
olamaz, çünkü o gözden kaybolmuştur. Bu olaydan sonra evlerine dönen ve elmayı eşleriyle birlikte yiyen Şah ve hazinedarının zamanı gelince çocukları dünyaya gelir ve Şahın oğluna
Ahmet Mirza, hazinedarın kızına da Kara Sultan adı verilir. Yaşlı adamın tavsiyesi
doğrultusunda bu iki genç büyüdüklerinde birbirleriyle evlendirilecektir. Bu arada haznedar
kara kara düşünmektedir, çünkü kendisi Hristiyan, Şah ise Müslümandır. Yapılacak bir tek
şey vardır, o da çocukların evlenme çağı gelince kaçmaktır. Bir bahane ile Şah’ın huzuruna
çıkan Keşiş işten ayrılacağını bildirir ve çok geçmeden ailesiyle birlikte Zengi’ye göçer.
Diğer taraftan Ahmet Mirza arkadaşı Sofu ile birlikte okula gider. Eğitimini çok kısa
bir süre içerisinde ve başarılı bir şekilde tamamlar. Bir hafta sonu arkadaşı Sofu ile birlikte
ava giden Ahmet Mirza, dönüşte yolda uyuyakalır ve o sırada üçler, yediler, kırkların elinden
bade içer, bu arada Keşiş’in kızı Kara Sultan da ona gösterilir. Bunun üzerine Kara Sultan’ı
aramaya çıkan Ahmet Mirza Zengi’ye gelir ve keşişe misafir olur. Durumu bilen Keşiş ise
Kara Sultan’ın öldüğü haberini yayarak bu işten kolayca kurtulmak ister. Bu arada Ahmet
Mirza yas tutarken, yine bir av esnasında şahinini takip eder, şahin de bir bahçeden içeri girer.
Şahini almak için aynı bahçeye giren Ahmet Mirza rüyasında gördüğü kızla karşılaşınca
kendisinden geçer ve ikili karşılıklı aşk şiirleri okumaya başlarlar. Bu arada ikili sohbet
esnasında geçen “Kerem” ve “Aslı” kelimelerini birbirlerine mahlas verirler.
Görüşme Ahmet Mirza ve ailesi için sıkıntının başladığı andır, çünkü bundan sonra
Şah’ın oğlu yataklara düşer ve hiçbir hekim onun derdine derman olamaz. Ancak yaşlı bir
kadın maharetini kullanarak Ahmet Mirza’nın derdini öğrenir ve zaman geçirmeden durumu
Şah’a anlatır. Şah da eski hazinedarı Keşiş’i makamına davet ettikten sonra dünür olur. Keşiş,
kızını verebileceğini ancak hazırlık yapması gerektiğini söyler. Hazırlık bahanesiyle evine
gelen Keşiş durumu eşine anlatır ve aynı gece göçmeye karar verirler. Bu arada Şah’ın hiçbir
şeyden haberi yoktur. Bütün Isfahan halkı Şahlarının oğullarının düğünü için Zengi’ye
geldiklerinde şaşkınlık içinde kalırlar: Keşiş ve ailesi kaçmıştır. Bu durum karşısında 
kendisini harap eden Kerem’e babası ve annesi nasihatler ederler, kendine başka kızlar
bulabileceklerini filan belirtirlerse de Kerem’i yatıştıramazlar.
Bu ayrılığa daha fazla dayanamayacağını anlayan Kerem, anne ve babasından izin
aldıktan sonra arkadaşı Sofu ile birlikte gurbete çıkar. Yolculuk sırasında Keşiş’in göçünü
takip eden Kerem ve arkadaşı sırasıyla Hoy, Gence üzerinden Doğu ve Güney Doğu Anadolu
Bölgeleri’ne gelir. Sonunda Erzurum’a gitmek maksadıyla Van’a doğru yola çıktığında kırk
haramiler tarafından alıkonulurlar, ancak kendisinin Hak âşığı olduğunu ispat etmesi üzerine
ölümden kurtulurlar. Yoluna devam eden Kerem; Tiflis, Van, Ahlat, Muş, Ganlı Kilise, vb.
yerleri gezerken zor tabiat şartlarıyla karşılaşır. Bu engeller arasında Nemrut Dağı, Süphan
Dağı, Murat Suyu ve Çoban Köprüsü de vardır. Bütün bu engelleri aştıktan sonra avcının
tuzağına yakalanmış ceylanla söyleşir. Bu arada pek çok sıkıntıyla karşılaşır ama bunların
hepsinde Hak âşığı olduğunu ispat ederek kurtulur.
Erzurum yolculuğu sırasında Laleli Dağı’nda yakalandığı kar fırtınasından Hazreti
Hızır’ın yardımıyla kurtulur. Buradan Erzurum’un merkezine gelen Kerem, Alık Paşa’nın
kahvesinde çalıp çığırmaya başlar. Ancak onun derdi para kazanmak değil Aslı’sına
kavuşmaktır. Bu şartlarda yapacağı da Aslı’sını takip etmektir. Bu arada Aslı’yı Erzurum’da,
hamamdan çıkan kızlar arasında görürse de görüşemez. Erzurum’un ilçeleri Oltu ve
Tercan’dan sonra Erzincan’a doğru yola çıkar. Bu yolculukta da çeşitli engellerle karşılaşan
Kerem tamamını ortadan kaldırır ve mezarlıktan geçerken karşılaştığı kuru bir kafa ile
söyleşir.
Erzincan’dan, Engürü’ye doğru yola çıkan Kerem, Aslı’nın Ayaş’a gittiğini haber alır.
Bu yolculuk sırasında Sivas, Tokat üzerinde Zile’ye gelir. Bu arada Kızılırmak ve Yıldız
Dağı’yla söyleştikten sonra sonunda Ürgüp’e ulaşır. Aslı’yı Ürgüp’te de bulamayan Kerem ile
Sofu, Kayseri’ye gitmeye karar verirler. Yolculuk esnasında karşılaştığı cenazeye türkü
söyleyince cenaze sahipleri ve imamla tartışır. Kayseri’ye ulaşan Kerem, diş çektirmek
bahanesiyle Aslı’nın evine gider. Bu arada Aslı’nın dizine yatar ve ağzındaki bütün dişleri
ağrıyor diye çektirir. Sonunda Aslı’nın daha önce verdiği mendille ağzındaki kanı silmeye
kalkışınca, kız onu tanır. Kerem aceleyle evden çıkarılmak istenirken ayağı dış kapıya sıkışır
ve yaralanır. Can havliyle Allah’a yalvararak; “Ya Rabbim, benim aşkımın üçte birini bu kıza
ver de onun için çektiklerimi anlasın” der. Kerem’in duası kabul olur ve iki sevgili gece
kaçmaya karar verirler.
Anlaştıkları saatte Kerem, Aslı’yı uyandırmak için türkü söyleyince Kayseri
Paşası’nın adamları Kerem ve Sofu’yu yakalarlar. Yargılama sonunda Kerem’in idamına 
karar verilir. Ancak bu işe kadı ve müftü karşıdırlar. Çünkü Kerem kendisinin Hak âşığı
olduğunu söylemiştir. Bu durumda yapılacak tek şey kalmıştır o da imtihandan geçirilmektir.
Eğer Kerem görünümleri aynı olan kırk kızın içerisinden Aslı’yı tanıyabilirse canı
bağışlanacaktır. Kerem de kırk kızın arasından Aslı’yı tanıyarak imtihanı başarır. Bunun
sonucunda da Kayseri Paşası, Aslı ile Kerem’in düğünlerinin yapılmasını Keşiş’ten ister.
Paşa’nın tavrı karşısında Keşiş’in yapabileceği bir şey yoktur. Hazırlık için izin isteyen Keşiş
çok geçmeden göçünü yükleyerek Tekke’ye doğru yola çıkar. Keşiş’in ardından atlılar
çıkartılırsa da yakalanamaz. Bu durumda yapılacak tek şey kalmıştır Kerem ve Sofu’nun
onları takip etmesi. İkili (Kerem ve Sofu) Tekke, Karapınar, Belen, Antakya üzerinden
Halep’e gelirler ve bir külhanbeyinin yardımıyla Aslı’yı bulurlar. İkilinin gizli buluşması suç
olduğundan güvenlik güçlerine haber verilir. Daha sonrada Kerem yakalanarak hapse atılır.
Ancak tutsağın Kerem olduğunun anlaşılması üzerine Halep paşasının emriyle serbest
bırakılır.
Bu arada hemen Aslı’da başka bir delikanlıya verilmiştir. Nikâhları kilisede kıyılan
Aslı, Halep paşasının emri üzerine çıkışta yakalanır ve konağa getirilir. Ardından da Halep
paşasının emriyle Kerem ile Aslı’nın evlendirilmeleri kararlaştırılır. Keşiş bu işe bir şartla
razıdır; o da kızının gelinliğini kendisi dikecektir. Keşiş, kızına sihirli bir gelinlik diker ve ona
“Elbisenin düğmelerini gerdekte sen açmayacaksın. Kerem açacak. Yoksa babalık hakkımı
helal etmem.” der. Aslı, bunu kabul eder. Düğün sonrası gerdek odasında Kerem gelinliği
açabilmek için epey çaba harcarsa da başarıya ulaşamaz; çünkü düğmeler her açıldığında
sonuncusunda tekrar kapanmaktadır. Bütün bu olanların sonunda Kerem, “ah” çekince
ağzından mavi bir alev çıkar ve yanmaya başlar, Aslı bu ateşi söndürmek için çaba harcarsa
da şey yapamaz. Sonunda onun küllerini saçlarıyla toplamak isterken Aslı da yanar ve kül
olur. Bütün bu olayların sebebi Keşiş olduğunun anlaşılması üzerin Halep paşasının emriyle,
Keşiş ve karısı öldürülür, Sofu da, Esma adlı bir kızla evlendirilir.

Videoyu buradan izleyebilirsiniz.😊
https://www.youtube.com/watch?v=pXJKhbIZHXk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kemal Özdemir Düşünerek Akıllıca Hareket Et!

  Bazen Düşünerek, Bazen de Sezgiyle Hareket Edin "Su aktığı yolun; insan, içinde doğduğu şartların iyi ve kötü niteliklerini alır....